AYVALIK
ŞEHİR MERKEZİ
Adı Nereden Geliyor
Ayvalık dostu dostumuz Ahmet Yorulmaz'ın Ayvalık'ı Gezerken5 isimli kitabında
yazdığına göre"...Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızdan sonra buradan gitmiş rumların
bir dernekleri vardır Atina'da:"Ayvalıklılar Birliği"... Aylık bir gazeteleri:
Kidoniakos Astir"(Ayvalık Yıldızı).Bu derneğin asbaşkanı V.Kukunara'nın yazdığı
Kidonie/ Protevusa Tis Eolidos (Eolya'nın Başkenti Ayvalık) adlı kitaptan yararlanacagız
kentin ismi konusunda.
Bu kitabın bazı sayfalarından yorumlayarak çevirdiklerimiz şunlar:
-Ayva'dan,yabani ayva'dan,
-Daha büyük bir düşlemeyle,midye türü olan ve bu kesimde bulunan ayvada'dan.
-İlk yerleşenlerinin Midilli'nin Kidona (hani Kidonie Ayvalık anlamındadır ya)
köyünden olabileceklerinden, ya da Girit'in Kidonies bölgesinden gelmiş olabileceklerinden...
Ansiklopedik sözlüklerin değişik bir yorum yaptıklarını da nakleder:"Ai-vallin"
sözcüğünden çıkışla "oturanları silahla sürekli vurma tutkusunda olan yer..."demekteymiş.Kaynak
yazar da bu bilgiyi verdikten sonra, haklı olarak kızmakta,"...cedlerimizin
hiç işi yokmuş,ellerinde silah tutmuşlar hep! demektedir!
Xenophon "Onbinlerin Dönüşü"adlı yapıtında "Kitonion"kentinden söz eder, yani
antik bir kentten.Bilinen "Onbinlerin Dönüşü"yolunda bir kıyı kenti bulunmadığıdır.
Antik Kitonion,Dursunlu köyüyle Yukarıbey köyü arasındadır. Dursunlu,Gömeç Kazasına;
Yukarıbey de Bergama'ya bağlıdır...Bu verilere göre antik kentin Ayvalık'tan
uzaklığı, zamanımız ölçütlerine göre, en az 35 kilometredir. Görülüyor ki bu
da tutmuyor.
Filozofların da bu yerin adı konusundaki görüşlerini vermek gerekir:Aioliki'nin
(Eolya'nın) tahrif edilmiş biçimidir; Aiolik kelimesinden türetilmiştir Ayvalık.
Bu kent için yazan yazarların tümü de Kidonie diye söz etmişlerdir, Türkler
buraya daha Ayvalı ya da Ayvalık demeden önce.
"Eolya:Mitolojiye göre, Edremit Körfezi'nden İzmir'e kadar uzanan ve Midilli'yi
de içine alan kıyı yerleşmiş bir soyun ülkesi.Bu soydan olanlara Eoller,Ya da
Eolyalılar denirdi."
...Ayvalık
anlamına gelen Kidonie ismi M.Ö.330'dan beri süregelmektedir! Yanlız ismin nereden
kaynaklandığına dair bir yanıt bulamıyoruz.Antik Çağ'da gerçekten ayvalıktı
da oradanmı aldı? Bilemiyoruz...
Ayvalık'a
Geliş Yolları
Ayvalık'ın Efes-Bergama-Truva transit yolu üzerinde bulunuşu nedeni ile ulaşım
kolaydır; her saat otobüsler geçer buradan.
Fakat kendi aracınızla, tarifeli otobüslerle gelmeniz halinde izleyeceğiniz
yolların bilinmesinde yarar vardır:
İst.Tekirdağ-Çanakkale-Ayvalık 488 Klm.
Bandırma-Ayvalık 223 Klm.
Yalova-Ayvalık 340 Klm.
İst.-İzmit-Bursa-Ayvalık 520 Klm.
Ankara- Eskişehir-Bursa-Ayvalık 675 Klm
Ankara-Afyon-İzmir-Ayvalık 738 Klm.
Balıkesir-Ayvalık 127 Klm
İzmir-Ayvalık 156 Klm
Bergama-Ayvalık 45 Klm
Efes-Ayvalık 240 Klm
Behramkale-Ayvalık 115 Klm
Truva-Ayvalık 115 Klm
Uçak ile Bostancı(Edremit) 44 Klm.
Coğrafyası
Ayvalık, Ege Bölgesinin bir ilçesidir. Batısı deniz,kuzeyi Burhaniye,doğusu
Bergama,güneyi Diikili'yle çevrilidir. Doğal sınırlarını şöyle sıralıyabiliriz:
Kuzeyde Bezirgan Deresi, Gömeç (Armutova) ve Gümüşlü yolu, doğuda Sazanlık Deresi,
Hisar, Demirhan Boğazları, güneyde Altınova, güneybatıda Kaplan Dağları'nın
oluşturduğu Sarmısak Yarımadası ile bir yığın koy ve deniz...
Belediye sınırları içindeki yüzölçümü 420, ilçenin tüm yüzöiçümü ise 23.300
hektardır. Çamlık yolu üzerindeki Belediye Parkının yüzölçümü 1,5 hektardır.İlçe
arazisinin %60'ı ekime uygundur. Kalan kısım, kısmen bataklık, fundalık ve dağlıktır.
İlçeyi saran tepeler ve sayfiye kesimleri çamlarla kaplıdır; gerisi de göz alabildiğine,
ayak yürüyebildiğine zeytin agaçlarıyla doludur.İlçe arazisinin %70 zeytinliktir.
İklim ve Kokulu imbatı
...Yazları tüm çevre cayır cayır yanar, terlerken, biz Ayvalık'lılar batıdan
esen ve genellikle öğleleri bir sularında başlayan imbatla, bol iyotlu serin
havayı ciğerlerimize doldurarak serinleriz.
Bazıyazlar da "meltem" adını verdiğimiz ölgün bir kuzey esintisi baş gösterir
Kazdağı yönünden, Haftalarca sürdüğü de olur.Durgun, boğucu yaz sıcağı içerisinde
nefes almanızı sağlar bu esinti.
Ayvalık'ın iklimi, Ege'nin kendine özgü, kıyı iklimidir. Yazın kavuruculuğunu,
kışın donduruculuğunu anlamazsınız. Meteoroloji verilerine göre 01.Mayıs- 30.Ekim
tarihleri arasındaki zaman dinlenmek,gezmek,denize girmek için en uyğun zamandır.
Genel Görünüşü
Genel görünüş, gidebilenlerin yerinde, gidemeyenlerimizin ancak sinema,dergi
ve kartpostallarda izleyebildiği kadarıyla, bir Akdeniz sahil ilçesi havasındadır.
Anadolu'nun iç kısımlarındaki ilçelerine benzer yanını güç bulursunuz,ilçe-kent
karışımı bir yerdir diyebiliriz.
İlk ve Orta Çağlarda Ayvalık
Ayvalık için ilğinç sayılması gereken bir konudur bu,özellikle devletin bu tür
varliklarını saptayıp, meydana çıkarmakla yükümlü kurumları için...
Kimse şimdiye kadar Ayvalık'ın bu yanıyla ilgilenmedi arkeolog Ömer Özyiğit
dışında.Görüşünü rica ettiğimizde, şunları söyledi bize:
Antik Çag'da Ayvalık'ın önündeki adalara 'Hekatonesos' ismi veriliyordu. Bu
isim, bu adaların en büyüğü olan 'Nesos' (Ali bey) adasındaki aynı isimle söylenen
'Nesos' (ya da Nasos) antik kentinin baştanrısı olan Apollon'dan gelmekteydi.'Hekatos',
Apollon'un takma adıydı. Bunun için bu adalara Hekatos ya da Apollon Adaları
da deniyordu.
Apollon Adaları'ında Nesos'dan başka 'Chalkis', 'Pordoselene','Kydonia' antik
yerleşmeleri vardır. Antik kaynaklar, Chalkis, Pordoselene ve Nasos'dan oldukça
söz etmelerine karşılık,Kydonia hakkında yazları akan ünlü bir sıcak su kaynağına
sahip olduğunu yazan, yanlız Plinius olmuştur. (M.S. 79'da Vezüv Yanardağı'nın
patlaması sırasında ölmüştür.)
...Roma Çağı'nda en parlak devrini yaşadığını sandığımız Kydonia'nın,daha sonraları
Bizans Çağı içerisinde ya da sonlarına doğru,bazı nedenlerden dolayı önemini
yavaş yavaş kaybederek,yerleşmenin Ayvalık'ta 'İlk Kurşun Tepesi'eeklerine kaydığı,
burada gelişmeye başladığı,bu yeni yerleşme yerinde bulunan bazı Bizans Çağı
verilerine göre, anlaşılmaktadır. Kent,daha sonraki çağlarda gelişimini bu merkez
etrafında yapmış ve terk edilen eski yerleşme merkezi,zamanla toprak altında
kalmıştır.
Bu dört antik kentten Chalkis ve Pordoselene yaşamlarını bitirmelerine karşılık,
Kydonia ve Nesos, Antik Çağ'dan günümüze kadar yaşamlarını sürekli olarak sürdürmüş
ve bugün de sürdürmektedir. Üstelik Kydonia ismi ile Türkçe'ye çevrilmişş biçimi
olan 'Ayvalık' sözcüğüyle yaşamaktadır.
Arkeolog Ömer Özyiğit'i Yunanlı iki yazar;Foti Kondoğlu (Yurdum Ayvalık),V.Kukunara
('Kidonie' Eolya'nın Başkenti) adlı eserleriyle doğrulamaktadırlar..
Yayınlarda-Belgelerde Ayvalık
Yerli yabancı,günümüz gazete ve dergileri Ayvalık'a geniş yer veriyorlar. Bunları
güncel olduklarından, konumuz dışında tutuyor,tarihsel değerleri olanları buraya
alıyoruz.
KARASİYE BAĞLANIŞ
1976 yılında Almanya'da basılmış bir kitabın,(Andreas Birken,Die Provinzen des
Osmanischen Reiches,Wiesbaden 1976,s.122,125)122. sayfasında Ayvalık'ın 1847
yılında Saruhan(Manisa) ilinden,Hüdavendigar (Bursa)iline geçtiği,1867 yılında
da Karasi'ye bağlandığını kaydediyor.
AYVALIK DEPREMİ
"Vakt-ı mezkürda Kal'a-i Sultaniyye (Çanakkale) ve Gelibolu ve Ayvalık ve Midilli
taraflarında dahi vuku bulup,Midilli'de bulunan cami ve evlerinüçte biri ki
8.000 binadır,harapolarak 565 kişi telef olmuştur.(Vakanüvis Ahmed Lütfi Efendi
Tarihi,C.xı, T.Tarih Kurumu Basımevi,Ankara 1989,Hazırlayan Münir Aktepe sayfa
43)
HÜDAVENDİGAR MUTASARRIFLIĞI
Bir tarihte Hüdavendiğar'a (Bursa) bağlı yerler şöyle sıralanıyor:"Mudanya,
Gemlik,Yenişehir(Göksu),İnegöl(Ainegöl),Aksu,Harmancık,Balıkesri,Panderma(Bandırma),Ayvalık,
Edremit,Kırkağaç,Manyas,Akdağ eteğinde Balat,Kütahya..."
Fransız coğrafyacının yazdıklarından bir parağraf: "Bababurnu aşıldıktan sonra
Edremit Körfezi'ne girilir.Bu körfez üzerinde Edremit ve Aivalyk limanları bulunmaktadır.Aivaly,Kyidonia
(Cydonie) harabeleri yakınındadır. Körfezin girişinde Midilli (Lesbos) Adası
bulunur.Aivalyk geçen yüzyılda,okulları ile ünlü idi..."(A.Synuet (Galatasaray
Lisesi coğrafya öğretmeni).Traité de Georaphie Générale de de L'Empire Ottoman,İstanbul
1972)
ZEYTİNYAĞI FABRİKASI
Yabancı sermayenin Türkiye'ye giriş kapılarından bir tanesi de Ayvalık'tır.
Bugün de başürünü olan zeytinyağı ta o zamanlar, yani 19.yüzyılda, 1884'lerde
yabancıların dikkatini çekmiştir.
Ayvalık'ın zeytin bölgesi şeklinde nitelendirilmesi yabancıların iştahını kabartmış,İzmir'de
sanayi kuruluşları sahibi İngiliz asıllı R.Hadkinson burada fabrika kurmuştur.
Bunun için de 1500 İngiliz liralık makina ve gereç dışalımı yapmıştır.Hadkinson
bir süre sonra,bu yörede,daha bir çok fabrika kurmuştur.(I.Tekeli,Ege Bölgesinde
Yerleşme Sisteminin 19.yy. Dönüşümü,Y.Kredi Yayını,Üç İzmir,1993,s.125,135-O.Kurmuş,Emperyalizm
Tükiye'ye Girişi,İstanbul 1977,s.79,127)
Zeytinyağı üretiminde hayvanlı,insanlı mengene şeklinden fabrikasyona yöneliş
Ayvalık'ta, yüzyılı aşmış bulunuyor.
1894'te AYVALIK
"Servet-i-fünun",Osmanlı döneminin edebiyat tarihine geçmiş bir dergisidir.Bu
yayının 101.sayısında,Ayvalık için verdiği rakamlara bakın,çok ilginç bulacaksınız.
Yani tam yüz yıl önceki Ayvalık'tan bir sosyo-ekonomik tablo...
11 Mahalle,1 Cami,12 Kilise, 6 Manastır,26 sabunhane,40 tabakhane,78 Zeytinağı
değirmeni,25 Yeldeğirmeni,2 Otel,2 Lokanta, 3 Gazino,5 Meyhane,70 Kahvehane,7
Zeytinyağı ve un fabrikası,45 Fırın,1 Kıraathane,95 Dükkan,4773 ev, 1 Hükümet
ve gümrük dairesi,1 Askeri hastane,3 Askeri karakol ve 1 Telgrafhane...
Günümüzden bir asır önce yayınlanmış bu dergid rakamlar ve bilgiler,şöyle sürüyor:Binaların
toplam sayısı 5320,genel nüfus 20.630; ilçeye bir saat uzaklıkta ve sahilde
Sarmısak denilen yerde 9 taş ocağı olup,çıkarılan taşlar binalarda kullanılıyor,bir
bölümü de cıvara satılıyor; 14 kadar kiremit ve tuğla,7 adet de testi bardak
ocağı bulunuyor; ürettiği rakı ve şarap pek ünlüdür,önemli miktarlarda başka
yerlere satılır;boğazın sağ yanında, üzerinde kazasını barındıran 'YUNDA ADASI'var.(Servet-i-fünun
dergisi sayı 104 İstanbul 1894)
TERSİNE BİR DURUM
Osmanlı döneminde Ayvalık'ın buğday dışalımı yapıp, yeldeğirmenleri ve un fabrikalarında
ürettiği unu,dışarıya sattığı,kesin ve belgeli.
Ne var ki,Cumhuriyet'in başlangıç yıllarında da Ayvalık dışalımını,dışsatımını
yaptığı ve altyapısı varken, 1927'de artık un ithal eder olmuştur.(Türkiye Seyri
Sefain İdaresi Rehberi,1927 ikinci yıl, S.186)
Daha fazla bilgi edinmek isteyenlere Geylan Kitapevi yayınlarından Sayın Ahmet
Yorulmaz'ın yazdığı'Ayvalık'ı Gezerken5'isimli kitabı edinip okumalarını öneririm.Biz
elimizdeki fotoğrafları yayınlayarak geçmişe ne kadar önem ve deger verdiğimizi
yorumunuza bırakacagız ama bütün bunlardan önce bir dostumuz Sedat Mantar'ın
duygularını paylaşacağız.
KÜLTÜRMÜ YOKSA ?...
Bir
zamanların kültür beşiği şimdi ne hallerde? Hiç bu soruyu kendi kendine soran
varmı acaba çok merak ediyorum. En azından burada yaşayanların ve/veya , geçmişteki
yaşantıyı ve kültürü araştıranların hiç mi içleri sızlamaz?
Gelin "Geçmiş zaman olur ki, hayale cihan değer" sözünü hep birlikte doğrulayalım.
Gelin hep birlikte o eski kardeşçe yaşanılan - yaşanılası - günlere bir uzanalım.
Ben Söze mimari dokudan bahsederek başlamak istiyorum. Çünkü mimari doku, yaşanan
ortamı en güzel yansıtan şeydir diye düşünüyorum. Eski mimari doku incelendiğinde
evlerin birbirlerine çok yakın, hatta bitişik; sokakların ise çok dar bir yapı
oluşturduğunu görüyoruz. Eskilerin değişiyle bir zamanlar korsanların yaşadığı
bu şehirde baskınlardan kolay kaçabilmekmiş bunun nedeni. Ben bunun nedeni kardeşçe
ve barış içinde yaşama isteğinin dışa vurumu diye düşünüyorum ya neyse varsın
korsanlar olsun bu yapılaşmanın nedeni. Her bir eski ev tek başına incelendiğinde
yapanların ve yaptıranların estetik kaygıları insanın gözü önünde canlanıveriyor.
Sanki bu evler onların çocuklarıymışçasına her birinin yapım tarihi yazılmış
kapılarının alınlarına, adeta ömrün bol olsun dercesine. Fakat günümüz insanı
için yapının estetiğinden çok fonksiyonel olması önemli ya! Sanki eskiden yapılarda
fonksiyonellik yokmuş gibi. Her köşesi inceden inceye tasarlanarak, üzerinde
uzun uzun düşünülerek meydana getirilmiş o canım evlerde yazın her daim serin,
kışın da her zaman ılık bir mekan bulunması mümkündü. Hem de doğal bir şekilde.
Günümüzün plansız ve sağlıksız yapılaşmasına karşı hala "ey insanlar, geçmişteki
estetik kaygılarına ne oldu ?" diye sorar gibi. Sanki şairin "Yaşamak,
bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine" dizelerini
bizlere hatırlatır gibi.
"Bir zamanların kültür beşiği" diye başlamıştık ya sözlerimize, boşuna değildi
elbet. Bir zamanlar kaç kasabada akademik eğitim veriliyordu ki? Hem de gerçekten
özerk bir şekilde. Bu konuda sadece yüzeysel bir bilgim olduğu için daha fazla
ayrıntıya giremiyorum. Ama beni rahatsız eden konu neden daha iyilerini yapmak
dururken daha kolay olan hiçbir şey yapmamayı tercih ediyoruz? Acaba "Ahmet
YORULMAZ'ın Savaşın Çocukları" kitabında bahsedilen birileri mi bizi engelliyor,
tembelleşmeyi ve düşmanlığı bizlere salık veriyor?
Kadınlı-Erkekli yerel tiyatro grubunun sergilediği o canım oyunlar , o yaşanılası
eğlenceler ve en önemlisi de Türkiye' nin sayılı kentinde yapılan Cumhuriyet
Balolarının bir zamanlar Ayvalık'ta da yapılması bence eski Ayvalık yaşantısının
ne denli çağdaş ve ne denli medeni olduğunun açık bir kanıtıdır.
Bu günkü kültürümüz, eskiden bize miras kalan, anlattığım kültür mü, yoksa?...
Ana Sayfa