Adı Nereden Geliyor ...Ayvalık anlamına gelen Kidonie ismi M.Ö.330'dan
beri süregelmektedir! Yanlız ismin nereden kaynaklandığına dair bir yanıt bulamıyoruz.Antik
Çağ'da gerçekten ayvalıktı da oradanmı aldı? Bilemiyoruz... Ayvalık'a Geliş Yolları
Ayvalık dostu dostumuz Ahmet Yorulmaz'ın
Ayvalık'ı Gezerken5 isimli kitabında yazdığına göre"...Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızdan
sonra buradan gitmiş rumların bir dernekleri vardır Atina'da:"Ayvalıklılar Birliği"... Aylık bir gazeteleri:
Kidoniakos Astir"(Ayvalık Yıldızı).Bu derneğin asbaşkanı V.Kukunara'nın yazdığı Kidonie/
Protevusa Tis Eolidos (Eolya'nın Başkenti Ayvalık) adlı kitaptan yararlanacagız kentin ismi
konusunda.
Bu kitabın bazı sayfalarından yorumlayarak çevirdiklerimiz şunlar:
-Ayva'dan,yabani ayva'dan,
-Daha büyük bir düşlemeyle,midye türü olan ve bu kesimde bulunan ayvada'dan.
-İlk yerleşenlerinin Midilli'nin Kidona (hani Kidonie
Ayvalık anlamındadır ya) köyünden olabileceklerinden, ya da Girit'in Kidonies bölgesinden
gelmiş olabileceklerinden...
Ansiklopedik sözlüklerin değişik bir yorum yaptıklarını
da nakleder:"Ai-vallin" sözcüğünden çıkışla "oturanları silahla sürekli vurma tutkusunda olan yer..."demekteymiş.Kaynak yazar da bu bilgiyi verdikten sonra,
haklı olarak kızmakta,"...cedlerimizin hiç işi yokmuş,ellerinde silah tutmuşlar hep! demektedir!
Xenophon "Onbinlerin Dönüşü"adlı yapıtında "Kitonion"kentinden söz eder,
yani antik bir kentten.Bilinen "Onbinlerin Dönüşü"yolunda bir kıyı kenti bulunmadığıdır.
Antik Kitonion,Dursunlu köyüyle Yukarıbey köyü arasındadır. Dursunlu,Gömeç Kazasına;
Yukarıbey de Bergama'ya bağlıdır...Bu verilere göre antik kentin Ayvalık'tan uzaklığı, zamanımız ölçütlerine göre, en az 35
kilometredir. Görülüyor ki bu da tutmuyor.
Filozofların da bu yerin adı konusundaki görüşlerini vermek gerekir:Aioliki'nin (Eolya'nın)
tahrif edilmiş biçimidir; Aiolik kelimesinden türetilmiştir Ayvalık.
Bu kent için yazan yazarların tümü de Kidonie
diye söz etmişlerdir, Türkler buraya daha Ayvalı ya da Ayvalık demeden önce.
"Eolya:Mitolojiye göre,
Edremit Körfezi'nden İzmir'e kadar uzanan ve Midilli'yi de içine alan kıyı yerleşmiş bir soyun ülkesi.Bu soydan olanlara
Eoller,Ya da Eolyalılar denirdi."
Ayvalık'ın Efes-Bergama-Truva transit
yolu üzerinde bulunuşu nedeni ile ulaşım kolaydır; her saat otobüsler geçer buradan.
Fakat kendi aracınızla, tarifeli otobüslerle gelmeniz halinde izleyeceğiniz yolların
bilinmesinde yarar vardır:
İst.Tekirdağ-Çanakkale-Ayvalık 488 Klm.
Bandırma-Ayvalık
223 Klm.
Yalova-Ayvalık 340 Klm.
İst.-İzmit-Bursa-Ayvalık 520 Klm.
Ankara-
Eskişehir-Bursa-Ayvalık 675 Klm
Ankara-Afyon-İzmir-Ayvalık 738 Klm.
Balıkesir-Ayvalık
127 Klm
İzmir-Ayvalık 156 Klm
Bergama-Ayvalık 45 Klm
Efes-Ayvalık 240 Klm
Behramkale-Ayvalık 115 Klm
Truva-Ayvalık 115 Klm
Uçak ile Bostancı(Edremit) 44 Klm.
Coğrafyası
Ayvalık, Ege
Bölgesinin bir ilçesidir. Batısı deniz,kuzeyi Burhaniye,doğusu Bergama,güneyi Diikili'yle
çevrilidir. Doğal sınırlarını şöyle sıralıyabiliriz: Kuzeyde Bezirgan Deresi, Gömeç (Armutova)
ve Gümüşlü yolu, doğuda Sazanlık Deresi, Hisar, Demirhan Boğazları, güneyde Altınova,
güneybatıda Kaplan Dağları'nın oluşturduğu Sarmısak Yarımadası ile bir yığın koy ve deniz...
Belediye sınırları içindeki yüzölçümü 420, ilçenin tüm yüzöiçümü ise 23.300 hektardır.
Çamlık yolu üzerindeki Belediye Parkının yüzölçümü 1,5 hektardır.İlçe arazisinin %60'ı ekime uygundur.
Kalan kısım, kısmen bataklık, fundalık ve dağlıktır.
İlçeyi saran tepeler ve sayfiye kesimleri çamlarla
kaplıdır; gerisi de göz alabildiğine, ayak yürüyebildiğine zeytin agaçlarıyla doludur.İlçe
arazisinin %70 zeytinliktir.
İklim ve
Kokulu imbatı
...Yazları tüm çevre cayır cayır yanar, terlerken, biz Ayvalık'lılar batıdan esen ve
genellikle öğleleri bir sularında başlayan imbatla, bol iyotlu serin havayı ciğerlerimize
doldurarak serinleriz.
Bazıyazlar da "meltem" adını verdiğimiz ölgün bir kuzey esintisi baş gösterir
Kazdağı yönünden, Haftalarca sürdüğü de olur.Durgun, boğucu yaz sıcağı içerisinde nefes
almanızı sağlar bu esinti.
Ayvalık'ın iklimi, Ege'nin kendine özgü, kıyı iklimidir. Yazın
kavuruculuğunu, kışın donduruculuğunu anlamazsınız. Meteoroloji verilerine göre 01.Mayıs-
30.Ekim tarihleri arasındaki zaman dinlenmek,gezmek,denize girmek için en uyğun zamandır.
Genel Görünüşü
Genel görünüş,
gidebilenlerin yerinde, gidemeyenlerimizin ancak sinema,dergi ve kartpostallarda izleyebildiği
kadarıyla, bir Akdeniz sahil ilçesi havasındadır.
Anadolu'nun iç kısımlarındaki ilçelerine
benzer yanını güç bulursunuz,ilçe-kent karışımı bir yerdir diyebiliriz.
İlk ve Orta Çağlarda Ayvalık
Ayvalık için ilğinç sayılması gereken bir konudur bu,özellikle devletin bu tür varliklarını
saptayıp, meydana çıkarmakla yükümlü kurumları için...
Kimse şimdiye kadar Ayvalık'ın
bu yanıyla ilgilenmedi arkeolog Ömer Özyiğit dışında.Görüşünü rica ettiğimizde, şunları söyledi bize:
Antik Çag'da Ayvalık'ın önündeki adalara 'Hekatonesos' ismi veriliyordu. Bu isim, bu adaların
en büyüğü olan 'Nesos' (Ali bey) adasındaki aynı isimle söylenen 'Nesos' (ya da Nasos)
antik kentinin baştanrısı olan Apollon'dan gelmekteydi.'Hekatos', Apollon'un takma adıydı.
Bunun için bu adalara Hekatos ya da Apollon Adaları da deniyordu.
Apollon Adaları'ında
Nesos'dan başka 'Chalkis', 'Pordoselene','Kydonia' antik yerleşmeleri vardır. Antik kaynaklar,
Chalkis, Pordoselene ve Nasos'dan oldukça söz etmelerine karşılık,Kydonia hakkında yazları
akan ünlü bir sıcak su kaynağına sahip olduğunu yazan, yanlız Plinius olmuştur. (M.S. 79'da Vezüv
Yanardağı'nın patlaması sırasında ölmüştür.)
...Roma Çağı'nda en parlak devrini yaşadığını
sandığımız Kydonia'nın,daha sonraları Bizans Çağı içerisinde ya da sonlarına doğru,bazı nedenlerden dolayı
önemini yavaş yavaş kaybederek,yerleşmenin Ayvalık'ta 'İlk Kurşun Tepesi'eeklerine kaydığı,
burada gelişmeye başladığı,bu yeni yerleşme yerinde bulunan bazı Bizans Çağı verilerine göre,
anlaşılmaktadır. Kent,daha sonraki çağlarda gelişimini bu merkez etrafında yapmış ve terk
edilen eski yerleşme merkezi,zamanla toprak altında kalmıştır.
Bu dört antik kentten
Chalkis ve Pordoselene yaşamlarını bitirmelerine karşılık, Kydonia ve Nesos, Antik Çağ'dan
günümüze kadar yaşamlarını sürekli olarak sürdürmüş ve bugün de sürdürmektedir. Üstelik
Kydonia ismi ile Türkçe'ye çevrilmişş biçimi olan 'Ayvalık' sözcüğüyle yaşamaktadır.
Arkeolog Ömer Özyiğit'i Yunanlı iki yazar;Foti Kondoğlu (Yurdum Ayvalık),V.Kukunara ('Kidonie'
Eolya'nın Başkenti) adlı eserleriyle doğrulamaktadırlar..
Yayınlarda-Belgelerde Ayvalık
Yerli yabancı,günümüz gazete ve dergileri Ayvalık'a geniş yer veriyorlar. Bunları güncel olduklarından,
konumuz dışında tutuyor,tarihsel değerleri olanları buraya alıyoruz.
KARASİYE BAĞLANIŞ
1976 yılında Almanya'da basılmış bir kitabın,(Andreas Birken,Die Provinzen des Osmanischen
Reiches,Wiesbaden 1976,s.122,125)122. sayfasında Ayvalık'ın 1847 yılında Saruhan(Manisa)
ilinden,Hüdavendigar (Bursa)iline geçtiği,1867 yılında da Karasi'ye bağlandığını kaydediyor.
AYVALIK DEPREMİ
"Vakt-ı mezkürda Kal'a-i Sultaniyye (Çanakkale) ve Gelibolu ve Ayvalık ve
Midilli taraflarında dahi vuku bulup,Midilli'de bulunan cami ve evlerinüçte biri ki 8.000
binadır,harapolarak 565 kişi telef olmuştur.(Vakanüvis Ahmed Lütfi Efendi Tarihi,C.xı,
T.Tarih Kurumu Basımevi,Ankara 1989,Hazırlayan Münir Aktepe sayfa 43)
HÜDAVENDİGAR
MUTASARRIFLIĞI
Bir tarihte Hüdavendiğar'a (Bursa) bağlı yerler şöyle sıralanıyor:"Mudanya,
Gemlik,Yenişehir(Göksu),İnegöl(Ainegöl),Aksu,Harmancık,Balıkesri,Panderma(Bandırma),Ayvalık,
Edremit,Kırkağaç,Manyas,Akdağ eteğinde Balat,Kütahya..."
Fransız coğrafyacının yazdıklarından
bir parağraf: "Bababurnu aşıldıktan sonra Edremit Körfezi'ne girilir.Bu körfez üzerinde Edremit ve Aivalyk
limanları bulunmaktadır.Aivaly,Kyidonia (Cydonie) harabeleri yakınındadır. Körfezin girişinde Midilli (Lesbos)
Adası bulunur.Aivalyk geçen yüzyılda,okulları ile ünlü idi..."(A.Synuet (Galatasaray Lisesi
coğrafya öğretmeni).Traité de Georaphie Générale de de L'Empire Ottoman,İstanbul 1972)
ZEYTİNYAĞI FABRİKASI
Yabancı sermayenin Türkiye'ye giriş kapılarından bir tanesi de Ayvalık'tır.
Bugün de başürünü olan zeytinyağı ta o zamanlar, yani 19.yüzyılda, 1884'lerde yabancıların
dikkatini çekmiştir.
Ayvalık'ın zeytin bölgesi şeklinde nitelendirilmesi yabancıların
iştahını kabartmış,İzmir'de sanayi kuruluşları sahibi İngiliz asıllı R.Hadkinson burada fabrika kurmuştur.
Bunun için de 1500 İngiliz liralık makina ve gereç dışalımı yapmıştır.Hadkinson bir süre
sonra,bu yörede,daha bir çok fabrika kurmuştur.(I.Tekeli,Ege Bölgesinde Yerleşme Sisteminin 19.yy.
Dönüşümü,Y.Kredi Yayını,Üç İzmir,1993,s.125,135-O.Kurmuş,Emperyalizm Tükiye'ye Girişi,İstanbul 1977,s.79,127)
Zeytinyağı üretiminde hayvanlı,insanlı mengene şeklinden fabrikasyona yöneliş Ayvalık'ta,
yüzyılı aşmış bulunuyor.
1894'te AYVALIK
"Servet-i-fünun",Osmanlı döneminin edebiyat
tarihine geçmiş bir dergisidir.Bu yayının 101.sayısında,Ayvalık için verdiği rakamlara bakın,çok ilginç bulacaksınız.
Yani tam yüz yıl önceki Ayvalık'tan bir sosyo-ekonomik tablo...
11 Mahalle,1 Cami,12 Kilise,
6 Manastır,26 sabunhane,40 tabakhane,78 Zeytinağı değirmeni,25 Yeldeğirmeni,2 Otel,2 Lokanta,
3 Gazino,5 Meyhane,70 Kahvehane,7 Zeytinyağı ve un fabrikası,45 Fırın,1 Kıraathane,95 Dükkan,4773 ev,
1 Hükümet ve gümrük dairesi,1 Askeri hastane,3 Askeri karakol ve 1 Telgrafhane...
Günümüzden
bir asır önce yayınlanmış bu dergid rakamlar ve bilgiler,şöyle sürüyor:Binaların toplam sayısı 5320,genel nüfus 20.630;
ilçeye bir saat uzaklıkta ve sahilde Sarmısak denilen yerde 9 taş ocağı olup,çıkarılan taşlar binalarda
kullanılıyor,bir bölümü de cıvara satılıyor; 14 kadar kiremit ve tuğla,7 adet de testi bardak ocağı bulunuyor;
ürettiği rakı ve şarap pek ünlüdür,önemli miktarlarda başka yerlere satılır;boğazın sağ yanında,
üzerinde kazasını barındıran 'YUNDA ADASI'var.(Servet-i-fünun dergisi sayı 104 İstanbul 1894)
TERSİNE BİR DURUM
Osmanlı döneminde Ayvalık'ın buğday dışalımı yapıp,
yeldeğirmenleri ve un fabrikalarında ürettiği unu,dışarıya sattığı,kesin ve belgeli.
Ne
var ki,Cumhuriyet'in başlangıç yıllarında da Ayvalık dışalımını,dışsatımını yaptığı ve altyapısı varken,
1927'de artık un ithal eder olmuştur.(Türkiye Seyri Sefain İdaresi Rehberi,1927 ikinci yıl,
S.186)
Daha fazla bilgi edinmek isteyenlere Geylan Kitapevi yayınlarından Sayın Ahmet
Yorulmaz'ın yazdığı'Ayvalık'ı
Gezerken5'isimli kitabı edinip okumalarını öneririm.Biz elimizdeki fotoğrafları yayınlayarak
geçmişe ne kadar önem ve deger verdiğimizi yorumunuza bırakacagız ama bütün bunlardan önce
bir dostumuz Sedat Mantar'ın duygularını paylaşacağız.
KÜLTÜRMÜ YOKSA ?...
Bir zamanların kültür beşiği şimdi ne hallerde? Hiç bu soruyu
kendi kendine soran varmı acaba
çok merak ediyorum. En azından burada
yaşayanların ve/veya , geçmişteki yaşantıyı ve kültürü araştıranların hiç mi içleri
sızlamaz?
Gelin "Geçmiş zaman olur ki, hayale cihan değer" sözünü hep birlikte
doğrulayalım. Gelin hep birlikte o eski kardeşçe yaşanılan - yaşanılası - günlere bir
uzanalım.
Ben Söze mimari dokudan bahsederek başlamak istiyorum. Çünkü mimari doku,
yaşanan ortamı en güzel yansıtan şeydir diye düşünüyorum. Eski mimari doku incelendiğinde
evlerin birbirlerine çok yakın, hatta bitişik; sokakların ise
çok dar bir yapı oluşturduğunu görüyoruz. Eskilerin değişiyle bir zamanlar korsanların
yaşadığı bu şehirde baskınlardan kolay kaçabilmekmiş bunun nedeni. Ben bunun nedeni
kardeşçe ve barış içinde yaşama isteğinin dışa vurumu diye düşünüyorum ya neyse varsın
korsanlar olsun bu yapılaşmanın nedeni. Her bir eski ev tek başına incelendiğinde
yapanların ve yaptıranların estetik kaygıları insanın gözü önünde canlanıveriyor.
Sanki bu evler onların çocuklarıymışçasına her birinin yapım tarihi yazılmış kapılarının
alınlarına, adeta ömrün bol olsun dercesine. Fakat günümüz insanı için yapının estetiğinden
çok fonksiyonel olması önemli ya! Sanki eskiden yapılarda fonksiyonellik yokmuş gibi. Her
köşesi inceden inceye tasarlanarak, üzerinde
uzun uzun düşünülerek meydana getirilmiş o canım evlerde yazın her daim serin, kışın da her
zaman ılık bir mekan bulunması mümkündü. Hem de doğal bir şekilde. Günümüzün plansız ve
sağlıksız yapılaşmasına karşı hala "ey insanlar, geçmişteki estetik kaygılarına ne oldu ?"
diye sorar gibi. Sanki şairin "Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi
kardeşçesine" dizelerini bizlere hatırlatır gibi.
"Bir zamanların kültür beşiği" diye
başlamıştık ya sözlerimize, boşuna değildi elbet. Bir zamanlar kaç kasabada akademik eğitim
veriliyordu ki? Hem de gerçekten özerk bir şekilde. Bu konuda sadece yüzeysel bir bilgim
olduğu için daha fazla ayrıntıya giremiyorum. Ama beni rahatsız eden konu neden daha
iyilerini yapmak dururken daha kolay olan hiçbir şey yapmamayı tercih ediyoruz? Acaba
"Ahmet YORULMAZ'ın Savaşın Çocukları" kitabında bahsedilen birileri mi bizi engelliyor,
tembelleşmeyi ve düşmanlığı bizlere salık veriyor?
Kadınlı-Erkekli yerel tiyatro
grubunun sergilediği o canım oyunlar , o yaşanılası eğlenceler ve en önemlisi de Türkiye'
nin sayılı kentinde yapılan Cumhuriyet Balolarının bir zamanlar Ayvalık'ta da yapılması
bence eski Ayvalık yaşantısının ne denli çağdaş ve ne denli medeni olduğunun açık bir
kanıtıdır.
Bu günkü kültürümüz, eskiden bize miras kalan, anlattığım kültür mü,
yoksa?...
Ana Sayfa